1-) bi keresinde, 3-4 yaşlarındayken, mutfağa girmiştim ve ömrümde ilk defa kadayıfla karşılaşmıştım: annem kadayıf yapmıştı ve ben de kadayıfı babam zannettim çünkü babam kıllı bir insandı ve annemin babamı öldürdüğünü sonrada yemek yaptığını düşünmüştüm, annemin babamı öldürdüğünü sonrada yemek yaptığını düşünmüştüm, piştikten sonra kıllarının o hale geldiğini zannedip babam eve gelene kadar mutfakta oturup ağlamıştım, annemin çok kızdığını hatırlıyorum.
2-) İn cin top oynuyo dediklerinde de, incin adında (ayse fatma gibi) bi kızın top oynadığını sanırdım. bi türlü anlayamazdım. oynuyo da nooluyo ben de oynuyorum derdim kendi kendime.
3-) ilkokula yeni başladığım zamandı. bir gazetenin magazin ekinde “Emel Sayın diyen kazandı” başlığı vardı. Konuyu hatırlamıyorum. Ama akşama kadar binlerce kez Emel Sayın dediğimi hiç unutmadım) belki de kişisel tarihimin ilk hayal kırıklığını o zaman yaşamıştım.
4-) pırasayı soğanın abisi sanırdım.
5-) küçükken televizyona momumbak dermişim. Şimdi tivi. Plazmalara ise tiviti.
6-) Anıtkabir’i bir başkan mezarları serisinin ilk üyesi sanır ve Kenan Evren’in anıtka-iki’ye gömüleceğine inanırdım.
7-) küçüktüm, babamın arkadaşları, babamın olmadığı bir anda “senin babanın başının üzerinden uçak geçmiş.” demişlerdi. Babam kaza geçirdi sanmıştım. çok ağlamıştım.
8-) filmlerde kızılderililere yerli dendiği için onları Türk sanırdım.
9-)kasetçaların kapağını açıp, içine beyaz leblebi doldurmuştum içindeki adam acıkmıştır diye..
10-) yavaş hareket eden simsiyah renkli karıncalara Türk karıncaları onlara göre daha hızlı hareket eden ve daha uzun bacaklı kırmızı karıncalara gavur karıncaları derdik. Bulduğumuz türk karıncaları gavur karıncalarının yuvasına koyardık. Türk karıncayı kovaladığı zaman gavurlar, onların yuvalarını bozardık.
11-) tek kanallı dönemde cuma günleri hanımlara yönelik bir gündüz kuşağı program vardı. programın cıngılı hala dilimde “bugün günlerden cuma, merhaba hanımlar merhaba”. Asıl konu programın adı; “Hanımlar Sizin İçin”. Çok küçüklükten beri öğrenmiştim, hanımlar bizim için.
12-) Annemi ziyaretçiler dizisinden biri zannederdim. Uzaydan gelen bi visitors annemi öldürmüş ve yerine geçmiş diye suratından maskesini çıkarmaya çalışıp annemin suratını yolardım.
13-) Otobüslerdeki “tehlike anında kolu el ele çeviriniz” (ki böölebile yazmıyo) yazısını her gördüğümde otobüsteki herkesin elele tutuşup ve birinin lider olup kolu onun çevirmesi gerektiğini sanırdım.
14-) trafoların kapısına konulan kurukafa resmine bakıp, orada iskeletlerin yaşadığını sanırdım. Bakıma gelenlerin de onların sahipleri olup, onlara yemek getirdiklerini düşünürdüm.
15-) küçükken sadece Türklerin kanı kırmızı olur bilirdim yabancıların ise mavi, yeşil, sarı, mor…
16-) Herhalde kapıya gelindiğinde mutlaka zile basılmasını gerektiğini sanıyordum ki, boyum yetişmediğinden duvara parmağımı basıp “zilllll”diye bağırırdım.
17-) Televizyondaki spikerlerin de bizi gördüğünü sanırdım, bunu anlamak ve açıklığa kavuşturmak için bir gün koltuğun arkasına saklandım, planım spikeri punduna getirip beni aradığını ve kafasını oynattığını yakalamaktı ama nereye saklanırsam saklanayım, ne kadar gizlice kafamı dışarı çıkartıp televizyona bakarsam bakayım spiker heybeni görüyor, gözümün içine bakıyordu. Sonra babama sordum, öğrendim.
18) Tam hatırlamıyorum ama Bir gün bir çizgi filmin etkisinde kalarak inşaat katından kendimi kuma atmışım ^^ benimde onlar gibi yeteneğim var diyerekten.